Header Ads Widget

Responsive Advertisement

Anne Sütü ve Mikrobiyota İlişkisi Nasıldır?

Anne Sütü ve Mikrobiyota İlişkisi Nasıldır?

Anne sütü (AS), doğum sonrasında bebeğin ilk iki yılda alması gereken doğal, eşsiz bir besin kaynağıdır. Bebek başka hiçbir besine ihtiyaç duymadan ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenebilir. Bu besin kaynağının anne ve bebeğe birçok faydası vardır. Mikrobiyota (mikroflora) ise belirli bir alana tutunan mikroorganizma topluluğudur. İnsan vücudunda yaşayan mikroorganizmalar mikrobiyotayı oluşturur. Peki, anne sütü ve mikrobiyota arasındaki ilişki nasıldır?

Anne Sütü ve Mikrobiyota

Eski yıllarda anne sütüdenki mikroorganizmalar enfeksiyon göstergesi sayılmıştır. Yıllar geçtikçe bu mikroorganizmaların patojen olmadığı aksine yararlı olduğu anlaşılmıştır. Vücudumuzda mikrobiyatanın oluşumu doğum öncesi döneme uzanır. Yaşamın ilk üç yılındaki beslenme modeli sağlıklı bir mikrobiyota oluşumu için çok önemlidir.

Yapılan son araştırmalara göre, bebeğin mikrobiyota oluşumunun anne karnında fetüs halinde iken başladığı düşünülür. Bu durum, fetüsün annenin sindirim sistemindeki bakterilerle karşılaşması ve bu bakterilerin plasenta aracılığıyla fetüse geçmesi şeklinde açıklanır. Bebekte sağlıklı mikrofloranın oluşumu için annenin de sağlıklı olması gerekir.

AS’de çoğunlukla en fazla Streptokok ve Stafilokoklara rastlandığı saptanır. AS’de görülen bakterilerin nereden geldiği hakkında birçok araştırma yapılmış ve yapılmaya devam eder. Bu araştırmalara göre;

  • Meme dokusundaki bakterilerin emme esnasında bebeğe taşındığı,
  • Bebeğin ağız mukozasındaki mikroorganizmaların meme dokusuna geçtiği,
  • Annenin intestinal bakterilerinin endojen bir yol ile meme dokusuna taşındığı ileri sürülür.

AS, bebeğin intestinal mikroflorasanın gelişimi için bakterilere besin sağlar. Bunu yapısında bulunan oligosakkaritler aracığıyla gerçekleştirir. Oligosakkaritler, yenidoğanın bağırsağında sindirelemediği için orada bulunan bakterilerce kullanılır. Yapılan bir çalışmada AS’de bulunan nükleotit, laktoferrin ve oligosakkaritlerin bebeğin bağırsağında prebiyotik özellik gösterdiği saptanmıştır.

Doğumdan sonraki beş gün salgılanan kolostrum adı verilen süt, proteinden zengindir. Bebeğin ilk aşısı olarak görülen kolostrum, yenidoğanın sindirim sistemini immünoglobülinler aracılığıyla mukozal tabakayla kaplar. Bu sayede bebek dışardan gelebilecek patojenlerden korunmuş olur.

Ek gıdalara başlayan veya anne sütü kesilen bebeğin mikroflorası değişim göstermeye başlar. Bu değişim; Ruminococcus, Bacteroides, Clostridium türlerinin artması, Enterobacteriaceae ve Bifido bakterilerin azalması şeklinde meydana gelir. Yaşamın ilk üç yılı tamamlandığında ise bebeğin bağırsak mikroflorası yetişkininkine benzer.

Sonuç olarak, insanın tüm yaşamı boyunca sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olabilmesi için anne sütünün büyük önem içerdiği araştırmalarla saptanmıştır. Bu sebeple hem annenin doğum öncesi ve doğum sonrası dönemde beslenmesine dikkat etmesi hem de bebeğin ilk iki yıl anne sütüyle beslenmesi sağlıklı bireyler yetiştirmek için önem teşkil eder.

KAYNAK

Güney R, Çınar N. Anne Sütü ve Mikrobiyota Gelişimi. J Biotechnol and Strategic Health Res. 2017;1 (Special issue):17-24

T.C. Sağlık Bakanlığı, TÜBER 2015, Ankara 2016, sayfa 90-91

Yorum Gönder

0 Yorumlar